İbn Haldun Üniversitesi Sanat, Kültür ve Spor Başkanlığı ile Siyaset Bilimi Kulübü iş birliği ile düzenlenen “10. yılında Arap Baharı” panelinde, Arap Baharı’nda yaşananlar ve sonrasındaki gelişmeler ele alındı.
İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) tarafından düzenlenen “10. yılında Arap Baharı panelinde, Arap Baharı’nda yaşananlar ve sonrasındaki gelişmeler ele alındı.
İHÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve SETA Koordinatörü Doç. Dr. Talha Köse’nin moderatörlüğünde, İHÜ Medya ve İletişim Bölüm Başkanı ve gazeteci Dr. Hakkı Öcal ve İHÜ Medeniyetleri İttifakı Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Heba Raouf’un katılımıyla online gerçekleşen panelde, başta Arap coğrafyası ve Orta Doğu olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde etki gösteren Arap Baharı’nın 21. yüzyılın en önemli siyasi ve askeri olaylarından olduğunun altı çizildi.
İHÜ Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Öcal, Orta Doğu’daki gelişmeleri on yıllardır yakından takip ettiğini belirterek, medya mensubu olarak ilk tecrübe ettiği savaşın 1967 Arap-İsrail Savaşı olduğunu ve burada İsrail askerleri tarafından yakalandığını ve Türkiye’ye geri gönderildiğini anlattı.
Arap coğrafyasının yıllardır baskıcı rejimler tarafından yönetildiğine vurgu yapan Öcal, “Arap Baharı maalesef birçok ülke için demokrasi ve huzur getirmedi. Hatta çoğu yerde durum kötüleşti. Suriye ve Mısır bunun örneklerinden biri. Tarihte birçok başarılı ya da amaçlarına ulaşan devrim var. Fransız Devrimi ve Sovyet Devrimi gibi. Devrim sonrası çoğunda durumlar istenilen gibi büyük farklılıklar yok. Libya’ya bakın, orada ne değişti? Güçlü adamlar değişti ama sistem tamamen değişmedi. Suriye mesela, en ağır bedeli ödedi. Çok kişi hayatını kaybetti. 1 milyon insan öldü. 6 milyon kişi ülkeyi terk etti. Arap Baharı nerde? Hiçbir şey. Aynı şey Mısır için de geçerli. Şimdi bakın ülkeye.” diye konuştu.
Öcal, Arap Baharı sürecinde klasik medya araçlarından ziyade sosyal medyanın öneminin ortaya çıktığını belirterek, “Twitter, Facebook gibi mecralar var. Burada bilgiler paylaşıyoruz. Mısır’daki çok küçük şehirdeki bir olayı İstanbul’dan öğrenebiliyoruz. Devrim ve sosyal hareketlilikleri başlatmak kolay ama bu yüzden devam ettirmek de bir o kadar zor.” ifadelerini kullandı.
İHÜ Medeniyetleri İttifakı Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Heba Raouf da Mısır’daki Tahrir Meydanı’nda gerçekleşen olaylara şahitlik ettiğini belirterek, demokratikleşme çabaları için yapılan tüm çalışmalarda yer aldığını belirtti.
Mısır’daki barışçıl gösterilerin rejim tarafından terörize edildiğini anlatan Raouf, Suriye’de de benzer bir durumun olduğunu ve değişim istemeyen politik ve askeri aktörlerin şiddetle barışçıl hedefleri yolundan saptırdığını aktardı.
Raouf, Arap Baharı sürecinin hiçbir ülkede nihayete ermediğini ve farklı şekillerde bu siyasi sürecin devam edeceğini öngördüğünü kaydetti.
Ayrıca panelistlerden Lina Shamy de olayların Suriye üzerindeki etkisine dair yorumlarda bulundu. “Arap Baharı bölgede bir domino etkisi yaratmışken, Tunus ve Mısır’da yaşananlar Suriye’de yaşanmayacaktı. Ülkenin tarihinde değişimlere yol açmış hareketlenmeler olsa da bu defa durum böyle değildi.” diyen Shamy Suriye’deki gelişmelerin hiçbir kesim tarafından beklenmedik bir şekle büründüğünü ifade etti. Esad rejimini “büyük göz seni her daim izliyor” mesajına benzeten Shamy, Suriye’de yaşanan gayri insani gelişmelere sessiz kalan dünya kamuoyuna karşı şikayetlerini de dile getirdi
Panelin video kaydına bu link üzerinden ulaşabilirsiniz.