Şanlıurfa yöresinin kadim geleneklerinden olan Sıra Gecesi, İbn Haldun Üniversitesi’nde ihyâ edildi. Üniversitenin Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından organize edilen etkinlikte “Oxfordlular Sıra Gecesi Ekibi” sahneye çıkarak Şanlıurfa yöresine özgü türküleri icra etti. Etkinlik kapsamında katılımcılara çiğ köfte ve ayran ikram edildi.
Biz de bu vesileyle Sıra gecelerinin nasıl bir gelenek olduğunu araştırmaya koyulduk. Yaptığımız küçük bir araştırma sonucunda bile bu kadim geleneğinin salt eğlenceden ibaret görülemeyeceği kanaatine ulaştık. Sıra gecelerinin arkadaşlıkların dostluklara dönüştüğü, dayanışma ve yardımlaşmanın, hoş sohbetin, müziğin, edebiyatın harman olduğu ve bunun yanında eğitici ve öğretici bir tarafı olduğunu anladık ama bu bilgilerle yetinmek istemedik. Kültürümüzün önemli değerlerinden olan Sıra Gecelerinin tarihsel kökenine dair bilinmeyenleri öğrenmek ve daha fazla bilgi almak için İbn Haldun Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Öncel’in kapısını çaldık. Kendisi bize sıra gecelerinin tarihsel kökenine ve misyonuna dair önemli bilgiler verdi. Sıra gecelerine dair muhtemelen daha önce duymadığınız bu gerçekleri öğrenmek için gelin sözü Mehmet Öncel hocamıza bırakalım:
“Sıra gecesi, adından anlaşıldığı gibi sırayla her hafta belirli bir kişinin evinde yapılır. Sıra gecesi için yaşı, başı, aşı birbirine denk olan insanların bir araya geldiği, birbirlerinden çeşitli açılardan istifade ettiği, yardımlaştığı bir küçük okul diyebiliriz. Malumunuz, Doğu'da eğitim sadece bir kuruma bağlı olarak verilmemekteydi. Özellikle Osmanlı'da eğitim, hayatın her safhasında verilmekteydi. Mesela küçükler sıra gecesinde kapıya yakın oturur, büyüklerin konuşmalarını, yaptıkları şeyleri dikkatle inceler. Büyükler de bazen kendi aralarında sırf çocuklara bir şeyler öğretmek amacıyla belli şeyleri birbirlerine söylerler ki çocuklar ondan nasibini alsın. Bu yönüyle “sıra gecesi” âdâbın, görgünün, büyüğe saygının öğretildiği, ilmî ve kültürel zenginliklerin güçlendirildiği bir okuldur diyebiliriz.”
Mehmet Öncel, Sıra gecelerinin sadece bir okul olmayıp aynı zamanda hayatın içinde yer alan bir kurum olduğunu şöyle anlatıyor:
“Meselâ sıra ekibinden bir kişinin yakını vefat ettiğinde o sıra gecesi ekibi hemen vefat eden sıra arkadaşlarının ailesini ziyaret eder. Tâziye organizasyonu olsun, defin organizasyonu olsun tüm cenaze işlerinde birinci derecede en az akraba kadar rol alırlar. Meselâ yine sıra gecesi ekibinden birinin acil bir borcu veya bir ihtiyacı çıktığında ekip, hiç kimseye hissettirmeden kendi arasında bu parayı toplar ve borçlu arkadaşının ihtiyacını görür. Bu yönüyle sıra gecesi bir vakıf gibi çalışmaktadır.”
Mehmet Öncel, sanılanın aksine müziğin sıra gecelerinin olmazsa olmazı olmadığını şu sözlerle anlattı:
Bunun dışında sıra gecesinde sadece müzik yapılmaz, müzik dediğimiz şey sıra gecesinin en son parçasıdır diyebiliriz. Aralarında sesi güzel olan, kaside, hoyrat, türkü veya ilahi okuyabilen insanların program sonunda yaptıkları bir icradır. Sıra gecesinin asıl hedefi uhuvveti, muhabbeti ve dayanışmayı arttırmaktır. Her halka aslında kendi arasında bir toplumsal bilinç seviyesini arttırma gayesiyle kurulmuştur diyebiliriz. Bunun yanında tabi sıra gecelerinde eğlence de olmaktadır. Netice itibariyle beşeriz. Helal dairesi içerisinde eğlenmek kerih görülmeyen bir durumdur.”
Mehmet Öncel, sıra gecelerinin bazı akademik makalelerde iki yüz yılı aşkın süredir devam ettiğini belirterek kendi kanaatine göre bu kadim geleneğin mazisinin daha eskilere dayanabileceğini söylüyor.
“Benim babamın katıldığı sıraları hatırlıyorum, 1987-1988 yılları… Babam, amca oğullarıyla beraber toplanırdı. Her sıra gecesi ekibinin bir başkanı ve kendi aralarında özel kuralları vardır. Dışarıdan hadi ben sizin sıra gecenize katılıyorum diyemeyiz. Mesela bugün filanca kişinin evinde sıra var denildiğinde herkes o sıraya gidemez. Dışarıdan biri gelecekse daha önceden sıra ekibinden ve başkanından izin almak zorundadır. Çünkü bu gruplar kendi içinde bir aile gibi mahremiyeti olan bir kurumdur.”
Mehmet Öncel, bize klasik bir sıra gecesinin içerik akışının nasıl olduğunu ise şöyle anlattı:
“Sıra gecesinin akışında öncelikle varsa bir gündem o görüşülür. Meselâ Prof. Dr. Medaim Yanık, bu hafta sıramıza gelecek ve bize Urfa taziye evlerinin psikolojik alt yapısını anlatacak dediğimizde o günün gündemi o olur ve Medaim Yanık, başköşeye oturtulur. Konuşmalar sohbet tadında olur. Konuşmadan sonra soru-cevap faslı yapılır. Ondan sonra çiğ köfte ikramı olur ve akabinde varsa başka ikramlar yapılır. Sıra gecesinin olmazsa olmazı çiğ köftedir. Çiğ köfte, zenginin de fakirin de yapması gereken bir şeydir. Sıra gecesinde genellikle yemek olmaz. Benim hatırladığım sıra gecelerinde çiğ köfteden sonra künefe gelirdi. Bazı sıra gecelerinde ‘herkes aynı ikramı yapacak’ gibi kurallar olur. Bunlar tamamen katılımcıların ittifakına bağlıdır. Programın en sonunda da müzik icra edilir ama her sıra gecesinde müzik olmayabilir. Zira müzik, sanılanın aksine sıra gecesinin asli unsurlarından değildir. Son dönemde her il kendi kültürünü tanıtırken böyle etkinlikleri daha çok ön plana çıkarmaya başladı. Bundan dolayı sıra gecesi dediğimizde aklımıza müzik geliyor. Bunun dışında sıra gecesine farklı unsurlar eklenebilir. Meselâ Mevlevilerden oluşan sıra gecesi ekiplerinin yaptığı sıra gecelerinde sema olabilir, farklı meşreplerin sıra gecelerinde daha başka renkler eklenebilir. Özetle sıra gecelerinin keskin sınırları yoktur, içeriği esnek bir yapıdadır. Günümüzde popüler olan ve bilinen programlar sıra gecelerinin gösteriye ve eğlenceye müsait formlarıdır diyebiliriz.