Bu bir fotoğraf makinesi ihtiyacından yürekleri gülümseten bir sosyal sorumluluk projesine uzanan anlamlı bir öykü. İbn Haldun Üniversitesi Perspektif Fotoğrafçılık Kulübü, “Gülümse Çekiyorum Projesi” kapsamında Bağcılar Engelliler Sarayında her hafta ortopedik engelli gençlere fotoğrafçılık eğitimi veriyor. Onlar “Fotoğraf Çekmeye Engel Yok” fikriyle çıktıkları bu yolda işlerini gülümseyerek ve gülümseterek yapıyorlar. Biz de bu anlamlı organizasyonun detaylarını öğrenmek için projenin mimarlarından Perspektif Fotoğrafçılık Kulübü Başkanı İrem Sülük ve Proje Koordinatörü Buse Şengül ile görüştük. Öncelikle projenin çıkış öyküsü ve eğitimlerde neler yaşandığını öğrenmek üzere sizi İrem Sülük ile yaptığımız röportajla başbaşa bırakıyoruz.
“Gülümse Çekiyorum Projesi” nasıl ortaya çıktı? Projenin öyküsünü bizimle paylaşır mısın?
Kulübümüz geçen yıl yeni kurulduğunda fotoğraf makinesine ihtiyacımız vardı. Eğer güzel bir proje yazarsak Gençlik ve Spor Bakanlığı desteği ile fotoğraf makinesi ihtiyacımızın karşılanabileceğini öğrenmiştik. Bu niyetle hepimiz, nasıl bir proje yazabiliriz diye araştırmaya başladık. Fotoğrafçılık eğitiminin çok temel bir konu olduğunu ve her yerde her şekilde verilebildiğini düşündük.Fotoğrafçılık ile ilgili daha farklı, yaratıcı bir proje konusu aramaya başladık. Bu süreçte “fotoğrafçılık nedir? fotoğrafçılık eğitimleri nasıl verilir? Fotoğrafçı kimdir?” gibi tanımlar ve kavramlardan yola çıkmaya karar verdik. Bu amaçla araştırma yaparken bazı web sitelerinde “Bir fotoğrafçı olması gereken özellikler” ile karşılaştık. Bu bilgileri daha sonra konuyla ilgili kitaplarla da kıyasladık. Açıkçası bu bizi çok şaşırttı. Çünkü fotoğrafçı bireyin sahip olması gereken özelliklerde “zihni ve bedensel bir engelin olmaması gerekiyor” diye geçiyordu.
Sanırım bu sizde kırılma noktası oldu. Peki daha sonra neler yaptınız?
Biz engelli olmanın kişinin fotoğraf çekmesine engel olabileceği düşüncesini kabul etmedik. Çünkü zihinsel bir engeli olan bireye dahi fotoğraf makinesi verilip şuraya basman gerekiyor denilse o bile bir şeyler çekebilir. Rastgele olur, bilmeden olur ama çekebilir. Ya de bedensel engellileri düşünelim: Günümüzde öyle fotoğraf makineleri tasarlanıyor ki artık göz kırpmayı bile algılayabiliyor. Biz dedik ki engelli arkadaşlarımız da fotoğraf çekebilir. Bunu ispatlamak için projemize başladık; adına da “Gülümse Çekiyorum” dedik.
Proje nasıl gelişti? Ayrıntılarını anlatır mısın?
Projede engel durumu olarak tekerlekli sandalye kullanan bedensel engelli arkadaşlarımızı tercih ettik çünkü Başakşehir ve civarındaki engelli profilini düşündüğümüzde en çok bu gruba ulaşabiliyorduk. Projeye paydaşımız Bağcılar Belediyesi Engelli Sarayındaki 7 engelli arkadaşımız ile başladık. Fotoğraf makinemiz olsun diye çıktığımız yolda “Gülümse Çekiyorum” gibi çok kıymetli bir proje ile yürümeye başladık.
“Gülümse Çekiyorum” hem onları hem bizi gülümsetti
Bu projenin sizde ne gibi izler bıraktığını düşünüyorsunuz?
Şu anda yaşadığımız şeyler o fotoğraf makinelerinden çok daha değerli. Onlarla karşılaşmanın ve onlara bir şeyler öğretmenin verdiği mutluluk çok anlamlı. Sınıfın en küçüğü Rügeyye’nin heyecanı ve babasının yüzündeki mutluluk... “Ben manzara fotoğrafçısı olmak istiyorum” diyen Hatice’den, “Ben sporcuları çekeceğim” diyen Umut’a tüm arkadaşlarımızın mutluluğunu paylaşmak bizler için tarifi imkansız bir his. İnsanların hayatlarına dokunmanın verdiği huzur başka hiç bir yerde bulunmuyor. Bu arkadaşların hepsi henüz hayatlarının baharında. Bir kısmı bizim yaşlarımızda, bazıları bizden biraz daha küçük. Onlara bu eğitimi vererek belki de ileride ellerine bir meslek geçmesini sağlıyoruz. Belki de streslerini atabilecekleri bir hobileri oluşuyor. Nihayetinde “Gülümse Çekiyorum” hem onları hem bizi gülümsetiyor. Derslerde çektiğimiz fotoğraflarda hepimizin yüzü gülüyor.
Engelli kardeşlerimize eğitim vereceğiniz ilk gün öncesinde neler hissettin ve eğitim başladığında nelerle karşılaştın?
Proje kapsamında ilk eğitimin olacağı günün öncesindeki gece uyuyamadım. Çok mutlu ve bir o kadar da heyecanlıydım. “Her şey hazır mı? Bir eksik var mı? vs.” diye düşünüp durdum. Ekip olarak bütün gece birbirimizle yazıştık. “Engelli arkadaşlarımızın şöyle şöyle problemleri olabilir onlara dikkat edelim, makinelerin sarj aletlerini unutmayalım vs.” gibi aklımıza gelen tüm ihtimalleri ve yapılması gerekenleri birbirimizle paylaştık. Sabahleyin engelliler sarayına gittik. Orada bize güzel geniş bir oda verilmişti. Bütün eşyalarımızı kurduk, arkadaşlarımızı bekledik. Daha sonra onlar geldiler ve her biriyle tek tek tanıştık. Kimi lise öğrencisi, kimi eğitimine açıköğretimden devam ediyor. Hayallerini paylaştılar. İçlerinde psikolog olmayı, sporcu olmayı, fotoğrafçı olmayı hedefleyenler var. Bizim orada olmamızın amacı onlara fotoğrafçılığı öğretmek ve kitaplarda yazan fotoğrafçı tanımının aslında doğru olmadığını, isteyen herkesin fotoğraf çekebileceğini göstermekti.
Biz çok heyecanlıydık ama onlar da çok heyecanlıydı. Rügeyye diye bir arkadaşımız var mesela. Sınıfın en küçüğü ve en heveslisi. Bütün soruları ilk o cevaplamaya çalışıyor, her anlatılanı harfiyen öğreniyor. Bütün ders boyunca babası dışarıdan sınıfa doğru bakarak onu izledi. Rügeyye hocanın sorularını doğru cevapladığında, sınıf onu alkışladığında, kısacası Rügeyye her mutlu olduğunda, güldüğünde baba da güldü. Açıkçası biz bu tablo karşısında çok duygulandık.
Dersler format olarak ne şekilde işleniyor?
Derslerimiz hem teorik hem de uygulamalı olarak devam ediyor. Hocamız önce makine üzerinden anlatıyor. “Nasıl fotoğraf çekilir? Fotoğrafta bir insanı nereye konumlandırmalıyız? vs.” gibi konuları anlatıyor. Daha sonra arkadaşlarımız ellerine fotoğraf makinelerini alarak öğrendiklerini uygulama amacıyla çekimler yapıyorlar. Derslerimizde “fotoğraf makinesi nasıl tutulur”dan başlayıp iyi bir fotoğrafın nasıl çekileceği ile ilgili tüm püf noktaları göstermeye çalışıyoruz.
Engelli arkadaşlarımızın motivasyonları nasıl?
Genel olarak bütün arkadaşlarımızın motivasyonu çok iyi. Mesela Umut isimli arkadaşımız daha önce fotoğrafçılıkla uğraşmış ve sporcu olma hayali olan bir arkadaş. O sosyal medyada eğitimde çekilen fotoğraflarını “Artık fotoğrafçı olacağım” gibi cümlelerle paylaşıyor. Bir sosyal medya kanalı var. Orada da “Ben böyle bir eğitime katılıyorum ve artık her şey çok güzel olacak vs.” gibi paylaşımlar yapıyor. Hatice isimli bir arkadaşımız var. Lise 2’ye gidiyor ve üniversitede Psikoloji okumayı hedefliyor. Manzara fotoğrafları çekmek istiyor. Onun için vapurla bir gezi düzenlemeyi düşünüyoruz. Tüm arkadaşlarımızın fotoğrafçılık konusunda farklı istekleri ve ihtiyaçları var. Portre çalışmak isteyen, spor fotoğrafları çekmek isteyen, manzara fotoğrafları çekmek isteyen var. Bu proje süresince düzenleyeceğimiz gezilerle ve etkinliklerle onlara diledikleri imkanı sağlamaya çalışacağız.
Biz bir iyilik yaptığımız zaman aslında karşı taraftan ziyade kendimize iyilik yapmış oluruz. Zira söz konusu iyiliğe karşı taraftan çok belki de bizim ihtiyacımız vardır. Siz bu proje süresince bunu ne şekilde hissetiniz?
Evet ilk başta biz bu projeyi yazarken makinemiz olsun diye yazdık. Sonra engelli insanları düşündük; onlar da fotoğraf çekebilir dedik ama ne yapacağımızı, nasıl bir yol izleyeceğimizi tam bilmiyorduk. Ama şu anda bu işe başlayıp bu arkadaşlarla tanıştıktan ve onlara bir şeyler öğretmenin zevkini aldıktan sonra her şey farklı oldu. Bu arkadaşlarla iletişimimizi koparmayıp seneye de ileri düzeyde fotoğrafçılık eğitimi vermeyi planlıyoruz. Bu projenin devamını getirmek istiyoruz. Çünkü herhangi bir problemi olmayan her insan bir şeyler başarabilir ama onların durumundaki bir insanın bir şeyler başarabilmesi için biraz daha çok çabalaması gerekiyor. Biz onlarda bu azmi gördük. Mesela Rügeyye örneği. Henüz yaşı küçük ama her şeyi hepimizden çabuk kavrıyor. Onun engeli fotoğraf çekebilmesine engel teşkil etmiyor. Bir insan eğilip kalkmadan da fotoğraf çekebilir. Yeter ki ne istediğini ve ne yapmak istediğini bilsin.
Bu eğitim ile ilgili hedefleriniz nelerdir?
Bu toplam 8 haftalık bir eğitim. 6 hafta sınıfta eğitim gerçekleşecek. 2 haftası gezi olacak. Son hafta hem Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayında hem de okulumuzda kursiyerlerimizin çektiği fotoğraflardan oluşan bir sergimiz olacak. Bu serginin engelli sporcuların, engelli sanatçıların veya engelli olup da bir şeyleri başarmış insanların fotoğraflarından oluşmasını planlıyoruz. Yani sergiyi eğitim verdiğimiz arkadaşların çektiği yine onlar gibi engelli olan arkadaşlarımızın fotoğraflarından oluşturacağız. Arkadaşlarımız, bir şeyler başarmış engelli insanların fotoğraflarını çekerek güzel bir sergiye imza atmak suretiyle bir başarıya imza atacak. Böylelikle çifte başarı sergilenmiş olacak. Bunun dışında en az iki gezimiz olacak. Aynı zamanda bir salon etkinliği düşünüyoruz. Bu program bir şeyler başarmış engelli kişilerin gelip öykülerini anlatabileceği bir etkinlik olacak.
Gülümse Çekiyorum Proje Koordinatörü Buse Şengül ise projenin yazım serüvenine dair merak ettiklerimizi cevapladı. Bakalım bu zorlu süreçte neler yaşanmış?
Gülümse Çekiyorum projesini nasıl yazdınız? Bir öğrenci proje yazarken nelere dikkat etmeli? Proje sürecine dair tecrübelerini paylaşır mısın?
Birçok arkadaşta proje nasıl yazılır ve bu yazılan proje nasıl hayata geçer soruları mevcut. Yaşadığımız ve gözlemlediğimiz deneyimlerimize göre zor olan yazmak değil projeyi hayata geçirebilmek. Kulüp üyeleri arkadaşlarla yaptığımız toplantılar sonucu kısa bir zaman diliminde birkaç fikirle Proje Destek Ofisi Müdürü Sunay Karal’ın yanına gittik.. Proje yazacaksanız ve bir kurumdan hibe alacaksanız proje yazım konusunda ve taslak aşamasında dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var: Bunlar hangi fikrin yazılabileceği yazılırken bütün kalemleri doğru bir şekilde açabilmeniz ve en sonunda da projeyi gerçekten hem konusu hem ismi ve son olarak yazımı ile karşı tarafa beğendirmeniz gerekir. Bundan dolayı Sunay Karal bize çok yardım etmiştir ve onun tecrübeleri doğrultusunda 7 ortopedik engelli arkadaşımızın fotoğrafçılık eğitimi alabilmelerine imkan sağlamak amacıyla Gülümse Çekiyorum projesinin konusunu seçtik.
Bir öğrenci projede ne yapmalı ve ne yapmamalı?
Aslında bakarsanız yazımı haftalarca hatta süren projeler var ama bunlar yüksek meblağlı ve uzun süreli projeler. Bizim yapacağımız öğrenci projelerinde yazım aşaması bir hafta belki de iki hafta sürüyor. Yani proje fikri olan arkadaşların gözünün korkmasına gerek yok. Birçok arkadaşım proje fikri olmasına rağmen yazmaktan çekinmiş ve hayata geçirememiştir. Konunuzu seçtikten sonra projenin her ayrıntısını önceden düşünmeniz gerekir, yapacağınız faaliyetlerin kaç hafta süreceği bunlar için harcayacağınız masraflarınız (ulaşım, yemek, eğitmen varsa eğitmen ücreti, onun ulaşımını sağlama) hitap edeceğiniz kesimi belirleme ve bulma, eğitmeni bulma gibi daha şu an aklıma gelmeyen en ufak detayı bile düşünmeniz sizin işinizi sonradan oluşacak aksilikleri önlemeniz açısından kolaylaştıracaktır. Yani aslında proje yazımın en önemli noktası bütçe belirleyip kalemleri güzel bir şekilde ayarlamak, gerekirse fiyat alıp size en uygun olan miktarı projeye yazmak ve faaliyetlerinizin içeriğini ve süresini açıkça belirtmektir böylelikle proje yazımı biter ve artık Bakanlıktan gelecek cevabı beklersiniz. Projeniz onaylanmışsa onaylandıktan bir süre sonra sözleşme imzalamak için sizi kurumlarına çağırırlar ya da olduğunuz şehirde bir toplantı düzenlerler. Burada proje sürecinde dikkat etmeniz gereken konular üzerinde konuşulur ve sorularınıza cevap bulma imkanı elde etmiş olursunuz. Sonraki aşama ise hibenin hesabınıza yatması, paranız yattığı zaman sizin için her şey daha da kolaylaşır. Çünkü kafanızdaki taslak proje artık hayata geçer.
Proje sürecinde kimlerden danışmanlık aldınız? Danışmanın proje sürecindeki rolü nedir?
Bu süre içinde yardımlarını ve desteklerini asla inkar edemeyeceğim bir isim proje danışmanımız olan Medya ve İletişim Bölümü Arş. Gör. Ali Kıvrak’tır. Kendisi birçok proje yazıp koordinatörlüğünü üstlenmiş çok değerli hocamızdır. İlk projenizi yapacaksanız bir danışman hocayla bu yola çıkmanız sizin için çok daha iyi olacağı düşüncesindeyim. Çünkü sizin göremediğiniz şeyleri onlar görecek ve sizi önceden uyaracaktır. Örneğin resmi işler konusunda çoğumuz çok yeniyiz evet dilekçe nasıl yazılır biliyoruz bize bu öğretildi ama onun peşinden koşup dilekçe ele ulaştı mı ya da sizden dilekçe isteyen kurum dilekçenizi onayladı mı, beğenmeyip formunu değiştirmenizi isteyebilirler buda 10-15 gününüze mal olabilir. Biz bunu yaşadığımız için biliyoruz. Şu anda her şey yolunda gidiyor ve ‘Gülümse Çekiyorum’ projesi ile birtakım engelleri hayatımızdaki atabileceğimizi ve bizimle birlikte onlar da güldükçe hayatı daha da yaşanabilir kılacağımızı biliyoruz. Umarım bu projeden hepimiz güzel dersler alırız ve yapılacak projeler için örnek olabiliriz.
Peki bir proje koordinatörünün ne gibi sorumlulukları vardır?
Eğer bir projenin koordinatörü iseniz çok fazla sorumluluk üstlendiniz demektir. Olabilecek en kötü senaryoya bile hazır olmanız gerekir. Bu süreci sabırla ve sükunetle ilerletmeniz en önemli noktadır. Eğer özeleştiri yapmam gerekirse: Evet çok bocaladığım zamanlar ve sabrımın yeterli olmadığını hissettiğim günler oldu. Belki sorumluluk sahibi bir insandım ama bunun yeterli olmadığını öğrendim. Sabrımı ve sükunetimi korumam gerekecek şeyler yaşadım. Çünkü sürekli insanlarla ve kurumlarla iletişim halinde olmanız gerekiyor, telefonunuz bazen hiç susmuyor ve aksilikler hiç bitmeyebiliyor. Bizim de böyle bir sürecimiz oldu ve gerçekten danışman hocam ve projede gönüllü arkadaşlarım desteklerini hiç esirgemediler. Bu bir ekip işi. Herkes bu işte gönüllü ve istekli olmalıdır. Başta Ali Kıvrak hocama sonra Sunay Karal’a, kulübümüzün daimi kadrosuna yani İrem Sülük’e, Ayşe Müberra Bozaba’ya, Ayşe Betül Eren’e ve Semanur Güneş’e, son olarak eğitimlerimiz boyunca istedikleri hafta gelip oradaki arkadaşlarımızla ilgilenen gönüllü arkadaşlarımıza çok teşekkür ederim.